Müslüm Gürses ne diyor şarkıda, "Tanrı istemezse yaprak düşmezmiş, Tanrı istemezse insan ölmezmiş..." İzleyen 100 kişiden 99'unun filmin sonunda, "Öldürmeyen Allah öldürmüyor abii!" şeklinde bir çıkarımda bulunduğu The Revenant (Diriliş) de insanın hayatta kalma sınırlarını nasıl zorladığının bir göstergesi adeta.
Ben bu filmi herkesten sonra seyretmiş olabilirim sanırım. O kadar ki, bir ara seyretmemek için bile direndim ama sonunda sosyal medyada, orada burada o kadar çok övüldü, annemle kardeşim de sinemada seyredip mutlaka izle dedikten sonra dayanamadım ve "Oğlum neden ben bunu daha önce izlememişim tüh suratıma!" diyerek izleme şansına nail oldum. The Revenant, 2 saat 36 dakikalık uzun bir film. Çoğu kişi "Bitmedi gitti, içim şişti," diyerek filmi izlese de bence uzunluğu tam yerindeydi, beni sıkmadı açıkçası. Ama senaryo konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Sürekli görüntü yönetmenini çalıştırmışlar, senaristler hep uyumuş.
1820'lerin Amerikası'nda güç savaşları... Amerikalılar, Fransızlar ve tabii Kızılderililer. İşte tam bu üçgenin ortasında gelenin vurduğu, gidenin vurduğu bir adam Leonardo DiCaprio. İzlerken sürekli "Yok artık, bu sahnede kesin ölmüştür, bu kadar da olmaz" ya da "Kedi misin mübarek sürekli diriliyorsun?" diyeceğiniz ama sonradan "Haa filmin adı ondan Diriliş.." diyerek dirilme olaylarına mantıklı olmasa da kendi çapınızda bir açıklama getireceğiniz bir filme hazır olun. Zaten kahramanımız Hugh Class de bir noktadan sonra "Ölmekten korkmuyorum artık," diyor. Her olaydan sürekli kurtulsam ben de korkmam tabii, şapşik.
Filmin yönetmeni Alejandro González Iñárritu hakkında ayrı bir yazı yazmayı düşünüyorum yakında. Askerdeyken çarşı izninde tek başıma gidip izlediğim ve beni fazlasıyla etkileyen Birdman or (The Unexpected Virtue of Ignorance) filmi için kendisini biraz özel olarak övmem gerek.
Biraz da ilginç bilgi vereyim: DiCaprio abimiz "hayatımın en zor performansıydı" dediği bu film için vejetaryen olmasına rağmen çiğ çiğ et yemiş. Ama yedikten sonra demiş bir daha tövbe, yiyeni... Yetmemiş ateş yakmayı ve iki Kızılderili dilini de öğrenmiş. John Fitzgerald rolü için ilk tercih Sean Penn'miş ama sonra rol Tom Hardy'ye verilmiş...
Herkes Leonardo DiCaprio ve ayı sahnesini konuşuyor ama film bu sahneye indirgenemeyecek kadar iyiydi bence. Eksikleri ve bana fazlasıyla saçma gelen yanları var mı? Elbette. Ama onları da görmezden geliyorum. "Adam atın içine girdi arkadaş!"
The Revenant filmi 88. Akademi Ödülleri | Oscar 2016 Adaylıkları
- En İyi Film: The Revenant
- En İyi Erkek Oyuncu: Leonardo DiCaprio
- En İyi Yönetmen: Alejandro G. Inarritu
- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Tom hardy
- En İyi Sinematografi: Emmanuel Lubezki
- En İyi Film Kurgusu: Stephen Mirrione
- En İyi Görsel Efekt: Richard McBride, Matt Shumway, Jason Smith, Cameron Waldbauer
- En İyi Kostüm: Jacqueline West
- En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı: Sian Grigg, Duncan Jarman, Robert A. Pandini
- En İyi Ses Miksajı: Jon Taylor, Frank A. Montaño, Randy Thom, Chris Duesterdiek
- En İyi Ses Kurgusu: Martín Hernández, Lon Bender
- En İyi Yapım Tasarımı: Jack Fisk, Hamish Purdy
The Revenant, 2016 Oscar Ödülleri'nde gördüğünüz gibi 12 dalda aday. Bakalım kaçını alabilecek. Ama bilinen bir gerçek var ki, "Adam ayılarla dövüştü verin artık şu Oscar'ı!" diyerek evrene enerji yollanan ve üzerinde yoğunlaşılan tek bir isim var: Leonardo DiCaprio.
The Revenant'la ilgili bir de güzel bir tespitte bulunmuşlar. Filmdeki 17 sahne bakın nasıl da Andrei Tarkovsky'nin çektiği sahnelere benziyor.
Oooo bu benzerlikle ilgili mevzudan haberim yoktu. Nerdeyse birebir aynısı, kasten yapılmış gibi. Yalnız bence Leonardo oscarı yine alamayacak. :)
YanıtlaSilÇalmamış da esinlenmiş. :DD Alacak bence öyle hissediyorum. Gerçi alsa ne olur almasa ne olur. asdklajlasflka
Sil